1887

OECD Multilingual Summaries

International Migration Outlook 2015

Summary in Turkish

Cover
Read the full book on:
10.1787/migr_outlook-2015-en

2015 Uluslararası Göç Görünümü

Türkçe Özet

Başlıca eğilimler

Çoğu OECD ülkesinde göç akışlarında artış yaşanıyor. 2014 yılına ait ön veriler, sürekli göç akışlarının 2007 yılından bu yana ilk defa keskin biçimde arttığını ve OECD'ye yapılan 4.3 milyon kişilik kalıcı girişlerle kriz öncesi seviyesine geri dönüldüğünü gösteriyor. Ailelerin yeniden birleştirildiği göçler, 2013 yılında OECD ülkelerine yapılan bütün kalıcı göçlerin %35'ine ve serbest dolaşımın da %30'una karşılık gelmiştir.

Almanya başlıca göç ülkelerinden biri olarak konumunu pekiştirirken kabul ettiği göçmen sayısı itibarıyla şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nden sonraki ikinci ülke. Genel olarak Avrupa Birliği (AB) 2013 yılında, Amerika Birleşik Devletleri'nin bütün ülkelerden aldığı kadar kalıcı göçmeni AB dışından almıştır. OECD'ye gelen on yeni göçmenden biri Çinli ve %4.4'ü Hindistan'dan gelmektedir. Romanya ve Polonya ise OECD ülkelerine yönelik genel akışlarda %5.5 ve %5.3 oranlarla ile ikinci ve üçüncü sıralarda yer almaktadır.

2014'te OECD ülkelerinden yeni iltica talebinde bulunan kişilerin sayısı %46 artarak, 1990'ların başlarından bu yana ilk defa 800,000'i geçmiş, 35 yıldaki ikinci en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Başlangıç verileri, 2015'te de tarihsel zirvelere ulaşılacağını gösteriyor. En önde gelen istikamet ülkeleri Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye, İsveç ve İtalya'dır. Fransa ise uzun süre ilk üç destinasyon ülkesi arasında yer almışken halen altıncı sıradadır.

Birtakım OECD ülkeleri, son birkaç yılda göç mevzuatlarını köklü ölçüde değiştirerek değişen göç şablonlarına ve değişen siyasi ortama cevap vermişlerdir. Çoğu değişiklikler, kısıtlamalara yöneliktir: (i) vasıflı işçiler aranıyor fakat ülkeler daha seçici davranıyorlar; (ii) yatırımcılar ve girişimciler isteniliyor fakat artan biçimde sıkı takip altındalar; (iii) aile göçüne dair birtakım prosedürler kolaylaştırıldı fakat genel eğilim hala kısıtlama yönünde; (iv) Akdeniz bölgesindeki insani krize tepki olarak yeni tedbirler benimsendi; ve (v) sınır kontrollerini güçlendirmeye, gönüllü dönüşleri teşvik etmeye ve yabancı işçilerin yasa‑dışı istihdamıyla mücadeleye yönelik eylemler uygulamaya geçirildi.

Ülkelerin büyük çoğunluğunda göçmenlerin ve yerli halkın işgücü piyasasındaki akibetleri geçtiğimiz yıllarda ya sabit kalmış ya da iyileşmiştir. Ancak kriz sonrasında henüz toparlanamamış olan ülkeler (Yunanistan, İtalya ve Slovenya) göçmenlerin orantısız biçimde etkilendiğine şahit oldu. Genel olarak 2011‑14 boyunca OECD bölgesindeki göçmenlerin işsizlik oranında hiçbir önemli değişiklik görülmese de ortalama istihdam oranları, yerlilere göre biraz daha fazla artmıştır.

Hedeflenen entegrasyon tedbirleri yaygın biçimde kullanılmaya devam ederken, uzun dönemdir geleneksel olarak göç kabul eden bazı ülkeler, entegrasyon tedbirlerini ekonomik ve sosyal yaşantının tüm boyutlarına yaygınlaştırarak yerleştirmeye çalışmaktadırlar. Birçok ülke, özellikle temel vasıfları eksik olanlar için yurtdışından alınan yeterlilik belgelerinin kabul edilmesi ve yaşamboyu öğrenim hususlarına özel bir vurgu yapmaktadır.

Sağlık işçilerinin uluslararası dolaşım kabiliyeti

OECD ülkelerinde çalışan göçmen doktorların ve hemşirelerin sayısı, 2004'ten bu yana toplamda %60 artmıştır. Bu eğilim, OECD ülkelerine yönelik olarak ‑ özellikle vasıflı işçilerin göçlerindeki genel artışı yansıtmaktadır. Ayrıca bu, OECD ülkelerinde 2000'lerdeki sağlık işçilerinin sayısında yaşanan artışa göçmenlerin önemli bir katkı yaptığına işaret etmekteyse de, son veriler birtakım ülkelere olan göçlerde düşüş olduğunu göstermektedir.

Asya ülkeleri, göçmen doktorlar ve hemşireler konusunda dünyanın en başta gelen kaynak ülkeleridir, fakat öncelikle EEA (Avrupa Ekonomik Alanı) içindeki akışlardan ötürü OECD ülkeleri arasında da dolaşım kabiliyeti artmaktadır. Bununla birlikte küçük ülkeler ve ada ülkeleri halen en yüksek dışarı göç oranlarını görüldüğü yerlerdir.

2010/11'de Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından tanımlandığı şekilde sağlık hizmeti profesyonellerindeki ciddi eksikliklerden etkilenen ülkelerden OECD bölgesine göç eden doktorlar ve hemşireler, 2000/01'deki %9'luk orana karşılık kaynak ülkelerindeki tahmini sağlık işgücü ihtiyacının %20'sine karşılık gelmiştir.

Öğrencilerin uluslararası düzeyde dolaşım kabiliyetinin hızla yükseldiği bir ortamda yurtdışında eğitim gören tıp öğrencilerinin sayısı son yıllarda hızlı bir artış göstermiştir. Bu, sağlık öğretimine ve eğitimine erişimi kısıtlayan ülkelerde talebin karşılanmaması ve diğerlerinde de tıp okullarında daha fazla yer açılması nedeniyle tıp çalışmalarının uluslararası niteliğinin sürekli güçlenmesinin sonucudur. Önümüzdeki yıllarda yurtdışındaki tıp okullarından mezun olanlarının sayısında sürekli bir artış yaşanması beklenebilir.

Başlıca bulgular

Göç, genel olarak yükselişte ve kriz öncesi seviyesine geri dönmüştür.

  • OECD ülkelerinde bulunan yurt‑dışı doğumlu nüfusun seviyesi 2013'te 117 milyondur. Bu sayı 2000'ndeki seviyenin 35 milyon kişi (%40) fazlasıdır.
  • 2014 yılına ait ön veriler, OECD'ye yönelik kalıcı göç akışlarının, 2013'e göre %6'lık bir artışla 4.3 milyon kalıcı girişe çıktığını göstermektedir. Bunun yanısıra geçici göç kategorilerinin birçoğu da artmıştır.
  • Çin ve Hindistan önemli kaynak ülkeleri olmaya devam etmekle birlikte, AB içindeki dolaşım serbestliğinin artmasından ötürü Polonya ve Romanya da önem taşımaktadır.
  • OECD ülkelerinden iltica talep edenler 2014 yılında tarihsel bir zirveye çıkmış ve 2015'te de bu seviye yükselmeye devam etmiştir.

Göçmenlerin işgücü piyasasındaki etkilerine dair bazı olumlu işaretler

  • Genel olarak 2011‑14 yılları arasında OECD ülkelerindeki göçmenlerin istihdam oranı yüzde 1.3 puan artış gösterirken yerli halk için bu oran yüzde 0.5 puanda kalmıştır.
  • İşsizlik oranı pek fazla değişmeyerek yurtdışı doğumlular için yurt‑içi doğumluların oranından ortalama olarak 3.3 puan üzerinde kaldı.
  • OECD bölgesinde göçmenlerin uzun vadeli işsizliğindeki artış son zamanlarda yavaşladı fakat hala göçmen işgücünün %6'sını etkiliyor.

Sağlık işçileri göçünün artan önemi

  • Doktorlar arasında yurtdışı doğumlu olanların oranı 2000/01 ile 2010/11 arasında çoğu ülkede (23 ülke genelinde) ortalama %19.5'ten %22'nin üzerine çıkarken (22 ülkede) hemşireler arasında bu oran %11'den %14.5'e yükseldi.
  • 2010/11'de OECD ülkelerinde çalışan yurt‑dışı doğumlu doktorlar ve hemşireler, dünya genelindeki bütün sağlık profesyonellerinin yaklaşık %5'ini oluşturdu.
  • 2012/14'te yurtdışında eğitim görmüş doktorlar ve hemşireler, doktorlar için 26 ülkedeki, hemşireler içinse verilerin bulunduğu 24 ülkedeki sağlık hizmetleri işgücünün sırasıyla %17 ve %6'sına karşılık gelmektedir.
  • 2000/01 ile 2010/11 arasında sağlık işçilerinin sayısında ciddi eksiklikler yaşayan ülkelerden OECD ülkelerine göç eden doktorların ve hemşirelerin sayısı %80'den fazla arttı.

© OECD

Bu özet metin, resmi bir OECD çevirisi değildir.

Bu özet metin, OECD telif hakkı ve yayının aslının ismi belirtilmek koşuluyla çoğaltılabilir.

Değişik dillerdeki özet metinler, aslı İngilizce ve Fransızca dillerinde yayınlanan OECD yayınlarının kısaltılmış çevirileridir.

Bu yayınlar OECD İnternet Kitabevi’nden ücretsiz olarak temin edilebilir www.oecd.org/bookshop

Daha fazla bilgi için, OECD Halkla İlişkiler ve İletişim Müdürlüğü, Haklar ve Çeviri Birimi’ne başvurunuz. [email protected] Faks: +33 (0)1 45 24 99 30.

OECD Rights and Translation unit (PAC)
2 rue André-Pascal, 75116
Paris, Fransa

İnternet web sitemiz: www.oecd.org/rights

OECD

Read the complete English version on OECD iLibrary!

© OECD (2015), International Migration Outlook 2015, OECD Publishing.
doi: 10.1787/migr_outlook-2015-en

This is a required field
Please enter a valid email address
Approval was a Success
Invalid data
An Error Occurred
Approval was partially successful, following selected items could not be processed due to error